Edirne Masaj Salonu Masöz Eda

Edirne Masaj Salonu

O sırada Iko’nun, elinde eski ayağını tuttuğunu fark etti. “O hurdayı da atabilir…” Cinder’ın kulaklarına bir çığlık doldu. Çığlık sesi, işitme ara yüzünde zirve yaparken irkildi ve yüzünü sese doğru çevirdi. Pazara sessizlik inmişti. Oraya buraya kurulmuş tezgâhların içinde saklambaç oynayan çocuklar, saklandıkları yerden kafalarını uzattılar. Çığlık sesi, pastacı Chang Sachadan gelmişti. Cinder şaşkınlık içinde ayağa kalktı ve kalabalığın üstünden bakabilmek için sandalyesinin üstüne çıktı. Tezgâhındaki Sacha’nın, kekler ve pastaların yer aldığı cam dolabın peşinde durmuş, gözlerini önüne doğru uzattığı ellerine diktiğini gördü. Kalabalık yavaş yavaş vakaı algı ederken, Cinder da eliyle burnunu kapattı. “Veba!” diye bağırdı biri. Edirne Masaj Salonu

Edirne Masaj Salonu

 

“Vebaya yakalanmış!” Herkesi bir ürkü aldı. Anneler, çaresiz ellerle çocuklarının yüzünü kapatarak onları kucakladıkları benzer biçimde Sacha’nın tezgâhından uzağa kaçırdılar. Dükkân sahipleri ise büyük bir gürültüyle kapılarının önündeki kepenklerini indiriyordu. Sunto bir çığlık attı ve annesine doğru koşturdu. Edirne Masaj Salonu Fakat annesi, elleriyle ona hayır işareti yaptı. Hayır, hayır, yaklaşma. Komşu bir tezgâhtar çocuğu yakaladı ve omzunun altına sıkıştırarak ters yöne doğru koşturdu. Sacha onun arkasından bağlarırdı fakat ağzından çıkan kelimeler, kalabalığın bağlarırış çağırışları arasında kaybolup gitti. Cinder’ın midesi kasıldı. Kendisinin ve Iko’nun koşması söz mevzusu değildi.

 

Çünkü Iko, bu arbedede ezilip giderdi. Cinder nefesini tutarak tezgâhın bir köşesindeki kordona uzandı ve metal kapıyı aşağı indirdi. Yere vuran küçük bir güneş ışığı parçası haricinde, Edirne Masaj Salonu içerisi tamamen karanlık altında kaldı. Yerden yükselen ısı, dar mekânı nefes alması zor bir yer hâline getiriyordu. “Cinder?” dedi Iko, robotik sesinde bir endişeyle. Sensörünün ışığını güçlendirdi ve tezgâhın içini mavi ışıkla doldurdu. “Merak etme,” dedi Cinder, sandalyeden inip masanın üstündeki yağa bulanmış bez parçasını eline alırken. Çığlıklar çoktan dinmeye başlamış, sessizlikse dükkânın içini sanki dışarıdan ayrı ve boş bir dünyaya dönüştürmüştü. “Sacha meydanın ta öteki ucunda. Saraya bir mesaj gönder. Yada gelecek hafta sonu burada olacak mısın? O süre uğrayabilirim.” Sizi yeniden görmek şahane olur.” Cinder hafifçe irkildi.